31 Ağustos 2010 Salı

GÖKÇESU PİLAVI


İFTAR MÖNÜSÜ 2010/2- Gökçesu Pilavı

 Oktay Usta'nın mutfağından görerek yaptığım bu pilavın tarifinde içerisine iri kıyılımış ceviz de ilave ediliyor ama ben eklemedim. Dilerseniz siz pilav piştikten sonra dereotuyla birlikte ekleyebilirsiniz.  

Ayrıca bu pilavı şu anda Bolu-Mengen- Gökçesu'daki kankam Seyhan'a ithaf ediyorum :) Maalesef Ramazanda orada bulunduklarından kendisine oruç açtırma imkanım olmuyor. Ama döndüklerinde mutlaka tattırıp pilavıma not vermesini isteyeceğim. Bakalım oralarda yapılanlar gibi olmuş mu?

MALZEMELER
1 su br. pirinç (tepeleme, ölçerken bardaktan biraz taşırıyorum)
2 su br. sıcak su
1 adet rendelenmiş havuç
1 su br. haşlanmış nohut
1 tutam dereotu
Tuz, sıvı yağ
Varsa 2 adet defne yaprağı
YAPILIŞI
Pirinci iyice yıkayıp süzün. Tencereye yağı koyup pirinçleri kavurun. Havuç, nohut ve tuzu da ilave ederek biraz daha kavurduktan sonra sıcak suyu (her pirincin istediği su miktarı farklı olduğundan suyunu pirincinizin cinsine göre ayarların. Ben osmancık pilavlık pirinç tercih ediyorum ) ve defne yaprağını ekleyip karıştırın, pişirmeye bırakın.  

Pilav pişince tencerenin üzerine havlu peçete koyarak kapağını kapatın ve dinlendirin. Daha sonra içerisine dereotunu ilave ederek servis edebilirsiniz. AFİYET OLSUN :)

30 Ağustos 2010 Pazartesi

İFTAR MENÜSÜ 2010/2


"Tatlı dilli olmak, selamlaşmak ve yemek yedirmek cennete götürür." (Hadis-i Şerif)

Bu hadisi görünce ne kadar da memnun oluyor insan değil mi? Acaba boş işlerle mi vakit harcıyorum, yemek içmekten mi ibaret ki dünya dediğim anda çıktı karşıma. Demek misafirleri hoşnut etmek için özellikle de  Allah rızası için yapılan her şeyde bir ecir varmış.

Efendim, Sultan Sofası ikinci iftar menüsü.


MENÜ 2010/2

                                                              PİRİNÇLİ TAVUK ÇORBASI





DOMATES SOSLU ACI BİBER

Cuma akşamı Tuğba-Yakup çiftinin misafiriydik. Birbirinden lezzetli yemeklerle orucumuzu açtık. Ellerine sağlık. Oradan ayrılmış tam arabayı çalıştırmıştık ki Sevgili Tuğba elinde bir kavanozla kapıda belirdi. Bir öğrencisinin yaptığı bu acı biberlerin çok lezzetli olduğundan bahsetmişti bana, bize ikram etmeyi unutmuş, tattırmadan da içi rahat etmedi, peşimizden koştu yetiştirdi. İnce fikirli arkadaşım benim Allah razı olsun. Ben de misafirlerime tattırayım dedim. Soframda, mor tabaklarımda ikram ettim :)






Börekleri bana yardım etmek için erken gelen görümcem Merve sardı. Teşekkür ederim canım, ellerine sağlık.


Sevgili CAFE PEPELA'nın birbirinden güzel ve değişik tariflerinden biri patlıcan kebabı. Görür görmez mutlaka denemem gerek dedim.  Yanında patates püresiyle ikram ettim.


                    GÖKÇESU PİLAVI

Patlıcan kebabının yanında cacıkla birlikte ikram ettim. Nedense kıvamını biraz cıvık kaçırmışım :( Sonradan biraz daha su gezdirmiştim ondan olsa gerek :(


Tarifleri hergün ekleyeceğim. Ramazanın son on gününe girdiğimiz şu günlerde Rabbimizin rızasını kazanmış olmamız dileğiyle. Herkese AFİYET OLSUN :)

27 Ağustos 2010 Cuma

MEYVELİ PARFE

İFTAR MÖNÜSÜ 2010/1- Meyveli Parfe
 
MALZEMELER
2 paket krem şanti
1 su br. süt
2 paket sade pöti bör  bisküvi
1 çay br. iri dövülmüş fındık
Kuru üzüm
Küp doğranmış kuru kayısı ,kuru incir ve hurma
Kuş üzümü
2  adet limon kabuğu rendesi
2 paket vanilya
1 çay kş. tarçın (çok dolu olmasın)

YAPILIŞI
Krem şantiyi süt  ile çırpın. 
Bisküvileri elinizle ufalayın. 
Hurma, kayısı ve inciri küp şeklinde doğrayın. Kuş üzümlerini ayıklayıp yarım saat suda bekletin. Bisküviyi ,meyveleri, fındığı, vanilya ve tarçını da krem şantiye ekleyip karıştırın. 
Jelatini tezgaha serin, elde ettiğiniz karışımı jelatin ile rulo yapıp şekillendirerek sarın. 1-2 saat buzlukta bekletin. 
Buzluktan çıkınca, fazla dışarıda bekletmeden, dilimleyerek üzerine çikolata sos ve yanında dondurma ile servis yapabilirsiniz. AFİYET OLSUN:)

26 Ağustos 2010 Perşembe

Sebzeli Karışık Salata

İFTAR MÖNÜSÜ 2010/1 / Sebzeli Karışık Salata

MALZEMELER
3 adet kabak
3 adet havuç
4 adet közlenmiş kırmızı biber
1 kutu tane mısır
Yarım demet dereotu
1 küçük kase turşulu yeşil zeytin

SOS MALZEMELERİ
3 çorba kş. dolusu mayonez
4 çorba kş. yoğurt
1 limon suyu
Zeytinyağı
2 diş sarımsak rendesi
Tuz
1 çay kş nane

YAPILIŞI
Kabak ve havucu kibrit çöpü gibi doğrayıp az yağda ayrı ayrı soteleyin.
Diğer malzemeleri de doğrayarak sebzelerle karıştırın. 
Sos malzemelerini ayrı bir yerde iyice karıştırarak salatanızın üzerine dökün. AFİYET OLSUN :)

Tarifin orjinaline PORTAKAL AĞACI'ndan ulaşabilirsiniz.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

MERCİMEK ÇORBASI

2010/1 İftar mönüsü / Mercimek çorbası.

MALZEMELER
1 su br. kırmızı mercimek
1 adet patates
1 adet soğan
2 diş sarımsak
1 domates
1 yemek kaşığı dolusu salça
1 çorba kaşığı dolusu tereyağı
Tuz
1 er çay kş. kekik,pul biber, nane,fesleğen
1,5 litre kadar sıcak su

YAPILIŞI
Patates, soğan, domates ve sarımsağı kabuklarını soyarak küp küp doğrayın. Mercimekle birlikte tencereye alın.

Üzerine yeterince su, tereyağı, tuz ve salçayı ilave ederek karıştırın ve orta ateşte patatesler yumuşayana kadar pişirin.

Çorbayı blenderdan geçirdikten sonra baharatlarını ekleyerek karıştırın. AFİYET OLSUN :)

24 Ağustos 2010 Salı

İFTAR MENÜSÜ 2010/1

 Ramazan 'da insan yemek pişirmekten çok ne pişireceğine karar verirken vakit harcıyor sanırım :) Ben de sizlere yardımcı olmak adına değişmeli bir menü sunmak istedim. İnşallah beğenirsiniz.

Yemek isimlerinin üzerlerine tıkladığınızda tariflerine ulaşabilirsiniz. Bazı arkadaşlar bu işlemi bilmediği ve bana sorduğu için açıklama gereği duydum.
Herkese hayırlı ve bereketli ramazanlar dilerim...

MENÜ 2010/ 1
Alternatif olarak domates çorbasını içine tel şehriye katarak da pişirebilirsiniz.Ramazan için hafif bir seçim olduğunu düşündüm.

Tarifini geçen sene Portakal Ağacı'ndan aldığım enfes bir salata. İlk denemede biraz vakit alıyor sanki ama uğraşmaya değer. Ben içine mantar ve lavaş ekmeği koymadan yaptım.

Bu seneki favorim :)

 İçinde ceviz yerine fındık kullandım.

ETLİ SARMA, PİLAV VE FIRINDA PATATES
Etli sarmaya alternatif fırında tavuk da yapabilirsiniz. Tavuğu haşladıktan sonra baharatlayarak poşetsiz ve üzerine az salçalı su ilavesiyle de tepsiye dizerek fırında pişirebilirsiniz.

Patatesin yapımı ise hem çok pratik hem de lezzetli. Bu aralar sıkça yapıyorum. Sevgili Sümeyye'den almıştım tarifini. Patatesleri soyduktan sonra hafif kalınca doğruyorum. Üzerine biraz sıvı yağ, pul biber, tuz, kekik, nane ve kırmızı toz biber ilave ettikten sonra biraz da ketçap ekliyorum. Yağlı kağıt serdiğim tepsiye yayıyorum. Fırında 180 derecede kızarana dek pişiriyorum. Dilerseniz ince kabuklu taze patatesle kabuklarını soymadan da pişirebilirsiniz.


DONDURMA EŞLİĞİNDE  MEYVELİ PARFE
Kakaolu parfede hafif değişiklikler yaparak kuru meyvelerle ilk defa yaptım meyveli parfeyi. Pek de güzel oldu :)

SARIMSAKLI KÖFTE, FELLAH KÖFTESİ


 

Bu sene Örgü hocamız Nursel Hanım sayesinde tanıştım bu lezzetle. Aman Allahım nasıl beğendim anlatamam. Hemen denemeliyim dedim tarifini aldım, ama hocam göz kararı malzeme kullandığından ilk denemem başarısızlıkla sonuçlandı. Lakin azmin elinden bir şey kurtulmaz :) İkinci denememde tutturdum malzeme miktarını.  Buradan hocama da selamlar, ellerine kollarına sağlık.

MALZEMELER
2 su br. köftelik bulgur
2 su br. kaynar su
1 çay br. un
1 çay br. irmik
1 yumurta
Tuz
2 çay kş. kimyon
1 çay kş. karabiber
1 çorba kş. dolusu domates salçası

PİŞİRMEK İÇİN
Bir tencere kaynar su
1 çorba kş. dolusu limon tuzu

SOS MALZEMELERİ
3 adet orta boy rendelenmiş domates
4 diş rendelenmiş sarımsak
1 yemek kş. biber salçası veya domates salçası
1 çorba kş. nar ekşisi
Sıvı yağ
2 çay kş. nane
1-2 çay kş. pul biber
Tuz
Yarım demet ince kıyılmış maydanoz

YAPILIŞI
Bulgurun üzerine kaynar suyu döküp 5-10 dk dinlendirin. Diğer malzemeleri de ilave ederek üzerine su bardağında 1 parmak kadar daha su gezdirerek iyice yoğurun. Sakız gibi elinize yapışan bir hamur elde edeceksiniz.
Hamurdan fındık büyüklüğünde parçalar kopartarak yuvarlayın. Parmağınızla yuvarlağın ortasına bastırarak şekil verin.Arada parmaklarınızın ucunu suya batırmak suretiyle ellerinizi ıslatabilirsiniz. Böylece hamur çok fazla elinize yapışmaz. Parmaklarınızın ucuyla diyorum çünkü elleriniz çok fazla ıslandığında hamur cıvıyabilir.



Orta boy bir tencereye suyu doldurun. Limon tuzunu ilave ederek kaynatın. Şekillendirdiğiniz köfteleri kaynar suya atarak pişirin. Köftelerin hepsini birden tencereye doldurmayın. Ben ikiye bölerek pişirdim. Tencerenizin büyüklüğüne göre miktarı ayarlayın. Köfteler pişmeye başladıklarında suyun üzerine doğru çıkıyorlar. Biraz daha kaynattıktan sonra kevgir yardımıyla sudan alın.

Ayrı bir tencerede sıvı yağ ile biber salçasını kavurun. Rendelenmiş domatesleri, sarımsağı ve baharatları ilave ederek domatesler hafif suyunu çekene kadar pişirin. Biraz soğuduktan sonra nar ekşisini de ilave ederek köftelerinizin üzerine dökerek karıştırın.

Servis tabağına aldığınız köftelere bol maydanoz serpiştirerek AFİYETLE YİYİNİZ :)

20 Ağustos 2010 Cuma

AKÇAKOCA ve CACIK

Akçakoca ve cacık ne alaka demeyin. Akçakoca fotoğraflarımı yayımlamadan olmazdı, bir de malumunuz Ramazan, iftar sofralarında şöyle buz gibi bir cacık da  iyi gider, ertelememek lazım diye düşündüm ;)

Efendim Akçakoca- Kirazlı Köyü babannemin memleketi. Tatilimin 3 gününü de orada geçirdik. Doğu Karadeniz'de Düzce'ye bağlı deniz kenarında hoş bir ilçe Akçakoca.

Akçakoca'ya gidildiğinde vakit kaybetmeden görülecek ilk yer Merkez Cami bence. Cami hoş ve ilginç mimari yapısıyla Türkiye'de tek olma özelliğine sahip. 
 
Caminin içinden kareler
 Camide, kubbesinin görüntüsünde avizeler mevcut.
Camiden çıkınca ise hemen alt kattaki markete uğrayıp bir paket keş satın alın :) 
Sadece Akçakoca'da satıldığını gördüğüm KEŞ, kısaca süzülmüş yoğurdun tuzlanıp kurutulmasıyla elde ediliyor. Buralarda da  vardır ama hiç ihtiyaç duyup aramadım. Fındıklı erişte ve makarnanın üzerine rendelendiğinde müthiş oluyor. Domatesli biber kızartmasının üzerine de çok yakıştırıyorum. Kulağınıza küpe olsun, bir gün keş peyniriyle karşılaşırsanız,"Amaan, bu taş gibi şeyi ne yapacağım?" demeyin :)

Gezip görülecek yerlerden biri de Ceneviz Kalesi. Eğer yolunuz düşerse uğramadan sakın geçmeyin.
 Ceneviz Kalesi,  denize nazır müthiş manzarası olan bir mesire yeri.  1216 yılında Cenevizliler tarafından ticaret gemilerine yol göstermek için kurulmuş. 1261 yılında Bizans'ın eline geçmiş. 1323 yılında Orhangazi'nin bölgeyi Osmanlı topraklarına katmasıyla kale ve civarı Akçasar ismini almış. Sonraki yıllarda ise şehir önce Akçaşehir ve sonra da bugünkü adı olan Akçakoca ismini almış.
Kale plajı

 Kaleden günbatımı

Selim'in Akçakoca'ya ilk gidişiydi, çok mutluydu :) Yolculuk sırasında ise bizi hiç üzmedi maşallah.

Dedesiyle tırtır (patpat) kullandı. Tırtır Akçakoca'da fındık tarlalarının içlerine kadar kolayca ulaşımı ve yük taşımayı sağlıyor. Hemen hemen herkeste var. Köyden ilçeye inişte bile artık tırtır kullanır olmuş halk.

Köydeki evden manzara

Bu eski ev ise küçüklüğümden beri çok hoşuma gimiştir.


Makinamın pili bitti bitecek derken Akçakoca'da çektiğim son fotoğraf. "Dondurma tostu" :) Yengem Akçakoca'ya gider gitmez "akşam sahile iner dondurma tostu yeriz" deyince ben de yemeden ve zorla da olsa fotoğraflamadan dönmedim.


Gelelim cacığa :) Cacık hemen herkesin bilip yaptığı bir tarif. Ama her hanımın cacık yapışı da farklı oluyor. Kimi salatalığı rendeliyor, kimi ince ince doğruyor... Ben cacığı hafif katıca ve dereotlu, naneli çok seviyorum. Bu da benim usül cacık tarifim.

 MALZEMELER
4 adet salatalık
2 su br. hazır yoğurt
1 su br. su
1 diş rendelenmiş sarımsak
1 çay kş. kuru nane
Yarım demet kadar ince kıyılmış dereotu
Tuz
Üzerine zeytin yağı

YAPILIŞI
Salatalıkları kabuklarını soymadan rendeleyin. Üzerine yoğurt (ev yoğurduyla yaparsanız yarım su br. su eklemeniz yeterli olacaktır, kıvamını dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz ), su, sarımsak, nane, dereotu ve tuz ilave ederek karıştırın. Kaselere boşaltın. Üzerlerine zeytin yağı gezdirerek servis edin. AFİYET OLSUN :)

Son olarak da bizim yakışıklı dayı oğlu Esad' ın fotoğrafını ekleyerek herkese hayırlı cumalar ve hayırlı iftarlar diliyorum. Haftaya iftar mönülerimle geliyorum, haberiniz ola :)

7 Ağustos 2010 Cumartesi

MENEKŞE YAYLASI

Her güzel şey gibi çabucak geçen iki haftalık senelik iznimi güzelce değerlendirdim. "İki hafta yetti mi ?" derseniz;  hiç sormayın, yetmedi, zamanım olsaydı daha gidilecek yerler mutlaka bulurdum :)

Menekşe, halk diliyle Menemşe:) Yaylası, insanın ruhunu dilendirebileceği küçük bir karadeniz yaylasını andırıyor. Bahar ayında yaylada açan menekşelerden ismini almış. Kocaeli- Başiskele-Bahçecik Soğuksu yolundan, Servetiye Karşı Köyü üzerinden tabelaları takip ederek ya da Kocaeli-Başiskele-Yuvacık Baraj yolundan ulaşım mevcut. Yol arabayla yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Başiskele merkeze 25-30 km kadar.
Büyük dedelerden kalma Menekşe Yaylasında kaldığımız ev

Evin bahçesine oturup, bacaklarımı uzatıp bu manzarayı akşama kadar seyredebilirim.

Yaylaya sabah 8 aile çıktık. Önce karnımızı bir güzel doyurduk. Mönüde kızartma, menemen ve muhtelif kahvaltılıklar vardı. Bakıldığında çok özel bir mönü değil belki ama erkeklerin elinden ve mutfaktaki ocakta odun ateşinde de pişince pek bi lezzetli oluyor :) Ellerinize sağlık diyeyim onlar kendilerini biliyorlar :)

Karnımızı doyurup çayımızı yudumladıktan sonra "BAKACAKLAR" dediğimiz yere doğru yola çıktık. Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra tepenin başında balkon misali bir yer. Karşınızda ise Yuvacık Barajı, İzmit Körfezi ve göz alabildiğine yeşil.

Hava sıcak olduğundan çok net bir görüntü yakalayamadım. Daha profesyonel bir makina almam şart :)
Bakacaklar dönüşü yerini eniştem ve teyzemin keşfettiği geniiiiş bir alandan bir güzel hamduspara (böğürtlen) yedik.
Hatıra fotoğrafları çekildik. Ben kendimce çiçek, böcek fotoğrafları çektim :)

Yürüyüş sonrası bir fasıl daha sofra kuruldu. Sonrasında ise yaklaşık 15 kişiyle sülalece yakan top oynadık. Ertesi günlerde vücudumdaki hamlık ağrılarını ise ne siz sorun ne ben söyleyeyim :)

Geceye herkes kalmadı, evlerine dönenler oldu. Gece ay ışığı ve ayaklarımızın dibine kadar sokulan sis muhteşem. Sırtımıza giydik montlarımızı, yaktık ateşimizi.

Çekirdek çıtlattık ateşin başında.

Yaylada elektrik yok. Fenerlerle eski zamanlardaki gibi bir yaşam. Evde çook önceleri yaşanan farklı yaşamları düşündürüyor insana. Bilemiyorum belki de bu evin büyüsü burada gizli...
Evde elektrik yok ama rahatımız için herşey düşünülmüş :)

Ertesi sabah kahvaltıda komşudan alınan tereyağı, mısır unu, ve ekşimekle yapılan mısır unlu muhlama ve minci  kavurması, ımm ! Tadı hala damağımda, Yengeciğimin ellerine sağlık

İkinci gün de tavla, okey, ye, iç derken geçiverdi. Herkes için çok keyifli iki gün oldu. Ertesi gün babam, ben ve eniştem işe gideceğimizden akşama doğru topladık bohçalarımızı evlerimize döndük :( Bir gece değil en az iki geceliğine gitmeli seneye. İnşallah...

Selim de pek keyifli baksanıza


Teyze oğluyla teyze kızının hamak keyfi, oohh :)

Menekşe kamp, trekking ve safari turları da mevcut. İlgilenenlere yardımcı olmak adına bir iki siteyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Mutlu kalın :)

24-25 Temmuz 2010