Her güzel şey gibi çabucak geçen iki haftalık senelik iznimi güzelce değerlendirdim. "İki hafta yetti mi ?" derseniz; hiç sormayın, yetmedi, zamanım olsaydı daha gidilecek yerler mutlaka bulurdum :)
Menekşe, halk diliyle Menemşe:) Yaylası, insanın ruhunu dilendirebileceği küçük bir karadeniz yaylasını andırıyor. Bahar ayında yaylada açan menekşelerden ismini almış. Kocaeli- Başiskele-Bahçecik Soğuksu yolundan, Servetiye Karşı Köyü üzerinden tabelaları takip ederek ya da Kocaeli-Başiskele-Yuvacık Baraj yolundan ulaşım mevcut. Yol arabayla yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Başiskele merkeze 25-30 km kadar.
Büyük dedelerden kalma Menekşe Yaylasında kaldığımız ev
Evin bahçesine oturup, bacaklarımı uzatıp bu manzarayı akşama kadar seyredebilirim.
Yaylaya sabah 8 aile çıktık. Önce karnımızı bir güzel doyurduk. Mönüde kızartma, menemen ve muhtelif kahvaltılıklar vardı. Bakıldığında çok özel bir mönü değil belki ama erkeklerin elinden ve mutfaktaki ocakta odun ateşinde de pişince pek bi lezzetli oluyor :) Ellerinize sağlık diyeyim onlar kendilerini biliyorlar :)
Karnımızı doyurup çayımızı yudumladıktan sonra "BAKACAKLAR" dediğimiz yere doğru yola çıktık. Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra tepenin başında balkon misali bir yer. Karşınızda ise Yuvacık Barajı, İzmit Körfezi ve göz alabildiğine yeşil.
Hava sıcak olduğundan çok net bir görüntü yakalayamadım. Daha profesyonel bir makina almam şart :)
Bakacaklar dönüşü yerini eniştem ve teyzemin keşfettiği geniiiiş bir alandan bir güzel hamduspara (böğürtlen) yedik.
Hatıra fotoğrafları çekildik. Ben kendimce çiçek, böcek fotoğrafları çektim :)
Yürüyüş sonrası bir fasıl daha sofra kuruldu. Sonrasında ise yaklaşık 15 kişiyle sülalece yakan top oynadık. Ertesi günlerde vücudumdaki hamlık ağrılarını ise ne siz sorun ne ben söyleyeyim :)
Geceye herkes kalmadı, evlerine dönenler oldu. Gece ay ışığı ve ayaklarımızın dibine kadar sokulan sis muhteşem. Sırtımıza giydik montlarımızı, yaktık ateşimizi.
Çekirdek çıtlattık ateşin başında.
Yaylada elektrik yok. Fenerlerle eski zamanlardaki gibi bir yaşam. Evde çook önceleri yaşanan farklı yaşamları düşündürüyor insana. Bilemiyorum belki de bu evin büyüsü burada gizli...
Evde elektrik yok ama rahatımız için herşey düşünülmüş :)
Ertesi sabah kahvaltıda komşudan alınan tereyağı, mısır unu, ve ekşimekle yapılan mısır unlu muhlama ve minci kavurması, ımm ! Tadı hala damağımda, Yengeciğimin ellerine sağlık
İkinci gün de tavla, okey, ye, iç derken geçiverdi. Herkes için çok keyifli iki gün oldu. Ertesi gün babam, ben ve eniştem işe gideceğimizden akşama doğru topladık bohçalarımızı evlerimize döndük :( Bir gece değil en az iki geceliğine gitmeli seneye. İnşallah...
Selim de pek keyifli baksanıza
Teyze oğluyla teyze kızının hamak keyfi, oohh :)
Menekşe kamp, trekking ve safari turları da mevcut. İlgilenenlere yardımcı olmak adına bir iki siteyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Mutlu kalın :)
24-25 Temmuz 2010